(İZMİR)- İzmir’de meslek örgütleri ve hayvan hakları dernekleri ile hayvanseverler, sokak hayvanlarının uyutulmasına yönelik yasa hazırlığını, yürüyüş yaparak protesto etti. İzmir Barosu önünde toplanan grup, Kıbrıs Şehitleri Caddesi boyunca yürüdü. Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde yapılan açıklamada, “Yaşamı paylaştığımız mahalle sakinlerimizin, dostlarımızın tek bir tanesinin dahi tecrit edilmesine, katledilmesine izin vermeyeceğiz. Bin yıllardır bu topraklarda hep birlikte vardık, var olacağız. Sokakta yaşayan hayvanlar yalnız ve savunmasız değildir” açıklaması yapıldı.
İzmir’de baro, tabip odası ve TMMOB’a bağlı meslek odaları ile hayvan hakları dernekleri ve hayvanseverler, sokak hayvanlarına yönelik yasa çalışmasına karşı yürüyüş düzenledi. İzmir Barosu önünde toplanan grup “Uyutma değil öldürme! Katliam yasasına hayır” pankartı açarak “Kan kokuyor barınaklarınız kan kokuyor”, “Toplayamazsın, hapsedemezsin, öldüremezsin” “İktidar elini dostlarımızdan çek”, “Susma haykır yaşamak haktır”, “Kısırlaştır aşıla sokaklarda yaşat”, “Hayvana insana yeryüzüne özgürlük”, “İktidar yasanı al başına çal” sloganlarıyla Kıbrıs Şehitleri Caddesi boyunca yürüdü. Grup daha sonra Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde basın açıklaması yaptı.
İzmir Barosu üyesi avukat Melike Özdemir Ballı tarafından yapılan açıklama şöyle:
“Son günlerde basına yansıyan haberlerden ve siyasilerden yapılan açıklamalardan öğrendiğimiz üzere sokakta yaşayan köpeklerin toplatılıp bakım evlerine kapatılarak otuz gün içinde sahiplendirilmeyenlerin uyutulacağı bir yasa teklifi meclis gündemine girmek üzeredir. Bu teklif ile sokakta yaşayan köpeklerin tamamının ‘uyutma’ adı altında öldürülmesi planlanmaktadır. Bugün buradayız çünkü 2021 yılı yasa değişikliği sürecinde bize verilen sözlerden ve Hayvanları Koruma Kanunun 6’ıncı maddesinden vazgeçileceğinden endişe etmekteyiz. Aylardır yürütülen algı operasyonları ile sokakta yaşayan hayvanlar insanlar için tehdit ve bir güvenlik sorunu olarak gösterilmiş, görevini ihmal eden ve mevcut yasaları dahi uygulamayan başta yerel yönetimler ve kurumlar ile bu kurumları denetlemekle yükümlü Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan hesap sorulmamıştır. Asıl failler kendilerini görünmez kılarken yoksulluğun, ihmaller sonucu meydana gelen ölümlerin, ekonomik krizin ve çarpık kentleşmenin faturası her şeyden habersiz sokaklarda yaşam mücadelesi veren bir canlı türüne kesilmiştir. Sonuç olarak doğal yaşam alanı, Avrupa modeli, medeniyet, uyutma gibi sevimli ama aldatıcı ifadeler ile sokakta yaşayan hayvanları tecride ve ölüme götürecek bir yaklaşımın topluma kabul ettirilmeye çalışıldığına şahit olmaktayız” denildi.
“Medeniyet, sokak hayvanlarına gösterilen şefkattir”
Sokakta yaşayan hayvanların yalnız ve savunmasız olmadığının vurgulandığı açıklamanın devamında ise şu ifadelere yer verildi:
“‘Avrupa’da nasıl çözüme kavuşturulduysa aynı uygulamaları hayata geçireceğiz’ diyen siyasi iktidar temsilcilerine buradan seslenmek istiyoruz. ‘Medeniyet, sokak hayvanlarına gösterilen şefkattir.’ Biz biliyoruz ki Avrupa’da sokakta yaşayan hayvanlara gösterilen muamelenin medeniyet ile bir ilgisi yoktur. Bazı Avrupa ülkelerinde yapıldığı bilinen ‘hayvanların hapsedilmesi ve belirli bir süre sonunda yuvalandırılamayan hayvanların öldürülmesi’ bir çözüm değil katliam olmakla birlikte bizim yüzyıllardır var olan geleneklerimize, birlikte yaşam kültürümüze ve mevzuatımıza aykırıdır. Çünkü bu kadim ve köklü kültürde bizler; hayvanlarla kendi suyumuzu bölüşen, evlerimizin önüne bir kap da onlar için koyanlarız. Onların yanından başlarını okşamadan geçip gitmeyenleriz. Bu dünyanın yalnızca bize ait olmadığını, onların da hak ve özgürlüklerinin var olduğunu bilenleriz. Bizler vicdanlı, yaşamdan ve yaşatmaktan yana olanlarız. Hepimizi birleştirmesi gereken bir alan olan hayvan hakları ve hayvan sevgisi; bu ülkenin tarihi ve kültürü değerlerinin bir parçasıdır. Çözüm hiçbir zaman öldürmek veya hapsetmek olamaz. 2004 yılına kadar bu yöntemler maalesef denenmiş, hayvanlar ‘yasal olarak’ zehirlenmiş ve öldürülmüştür. Seksen bin köpeğin, bir adada aç ve susuz bırakılarak birbirlerini yiye yiye katledildiği Hayırsız Ada Katliamı toplumsal belleğimizde halen onarılmaz bir yara olarak durmaktadır. Ancak tüm bunlara rağmen popülasyon kontrol altına alınamamıştır. Çünkü yetkililer esas çözüm olan ‘Kısırlaştır, aşılat, yaşat, kayıt altına al’ politikasını hiçbir zaman uygulamamıştır. Toplumun ve sokakta yaşayan hayvanların sağlığı için bu uygulamanın titizlikle yerine getirilmesi gerekmektedir.
“Hayvanların kaderini şaibeli anketleriniz ile belirlemenize izin vermeyeceğiz”
2004 yılında çıkarılan Hayvanları Koruma Kanunu’nun ana maddelerinden biri olan kısırlaştırmayı TBMM Araştırma Komisyonu raporu da tek yöntem olarak önermiş ancak kurumların, 20 yıldır hayvanları kısırlaştırmaması, beslememesi, bakım ve rehabilitasyonu üstlenmemesi ve yasada yer alan görevlerini yerine getirmemesi nedeniyle popülasyon artmıştır. Eğer bir sorumlu arıyorsanız sorumlu köpekler değil, gerekli bütçe, ekipman, personel desteği sağlamayan, kısırlaştırma, aşılama, bakım ve rehabilitasyon yapmayan, denetim yükümlülüğünü yerine getirmeyen, STK ve gönüller ile işbirliği yapmanın önünü açmayan, üretim çiftliklerini kapatmayan, hayvan satışını yasaklamayan, hayvan sahiplenme konusunda gerekli eğitim ve prosedürü koymayan, eğitim ve öğretim müfredatlarında, yazılı ve görsel basında birlikte yaşama kültürü ve hayvan davranışları konusunda eğitim ve farkındalık yaratmayan, konu üzerinde politikalar üretmeyen siyasi iktidar, görevini gereği gibi yerine getirmeyen yerel yönetimler ve 5199 sayılı yasada görevli olan diğer kurumlardır. Onca emek ve çabaya rağmen hak savunucularının ve TBMM Araştırma Komisyonu raporunun önerilerini dikkate almayan yasa koyuculardır. Yıllardır görevlerini yerine getirmeyen kurumlardan hesap sormak yerine; görev ihmallerinin bedelinin hayvanlara ödetilmesini kabul etmiyoruz. Doğal yaşam alanı, uyutma adı altında hayvanların yaşam hakkını ve özgürlüklerini ellerinden alacak her türlü düzenleme ve uygulamanın karşısında olacağımızı bildiriyoruz. Gerçek dışı haberler ve sosyal medya çalışmaları ile katliamları meşru kılmanıza, nefret söylemleri ile şiddeti teşvik etmenize, hayvanların kaderini şaibeli anketleriniz ile belirlemenize izin vermeyeceğiz!
“Sokaktayız, yanınızdayız”
Sizleri en temel hakları dahi görmezden gelinen, ormanlara, çöplüklere, otoyol kenarlarına atılan, barınak ve doğal yaşam alanı denilen toplama kamplarında ölüme, hastalığa, açlığa mahküm edilen, zehirlenen, açlıktan birbirini yiyen, canlı canlı gömülen, yakılan, işkence gören, tecavüz edilen, vahşice öldürülen hayvanlardan yana saf tutmaya ve yüzyıllardır var olan birlikte yaşam kültürümüze sahip çıkmaya davet ediyoruz. Kültürümüzün, inançlarımızın, değerlerimizin, geleneklerimizin, vicdanımızın, bilimin, hak ve özgürlüklerin ışığında; yine gerekirse can veririz, canlarımızı vermeyiz diyerek hiçbir hayvanı sürgüne, toplama kamplarına, ölüme göndermeyeceğimizi kamuoyuna duyuruyoruz. Yaşamı paylaştığımız mahalle sakinlerimizin, dostlarımızın tek bir tanesinin dahi tecrit edilmesine, katledilmesine izin vermeyeceğiz. Bin yıllardır bu topraklarda hep birlikte vardık, var olacağız. Sokakta yaşayan hayvanlar yalnız ve savunmasız değildir! Sokaktayız, Yanınızdayız!”